Thursday, October 16, 2008

aptal bir hikayecik

Çok eski zamanlarda isminin baş harfinin küçük söylenmesini isteyen bir kız varmış. Soğuk bir kış günü doğmuş. Ailesi, başlarına gelen çok üzücü bir olayın ertesinde onu dünyaya getirmeye karar vermiş. Böylece yaşadıklarını unutabileceklerini ve onun çocuk kahkahalarıyla neşelenebileceklerini düşünmüşler. Gelgör ki küçük kız öyle çok ta neşeli bir şey değilmiş hatta biraz mızmız olduğu bile söylenebilirmiş. Ancak tuhaf bir şey olmuş. Birdenbire değil zamanla… Dünyaya getirilişindeki bu “neşe kaynağı olma” amacı yavaş yavaş kızın bilincaltına yerleşmiş ve bir tür görev bilincine dönüşmüş. Ama bu mızmız kızın insanları neşelendirecek enerjisi yokmuş ki. O da elinden gelen tek şeyi yapmış: itaatkar olmuş ve hiç kimseyi kırmamış. Sonra biraz daha ileriye gitmiş ve ters giden her şey için kendi kendini suçlamaya başlamış ve üzerinde bir tür lanet olduğuna inanmış. İşte böylece bütün enerjisi bitmiş ve bir daha hiç evinden çıkmamış.

No comments: